murat ettiği insan olmuş olur. (Tasavvuf)
Böyle Mi Olur?
Bu âşıklık mıdır ey dil, muhabbet böyle mi olur?
Onu candan sevenlerde ya hâlet böyle mi olur?
Hevâ ile heves hâlin, cihan fikridir eşgâlin
Perişan cümle ahvâlin, ibadet böyle mi olur?
İşin tûl-i emel fikri, gönülden çıktı Hak zikri
Hiç utanmaz mısın Hak’dan, ferâgat böyle mi olur?
Dürişdin zikr-i Mevlâ’ya, geri daldın bu dünyaya
Hakk’a talip olanlarda hakikat böyle mi olur?
Çü gönül Hakk’ı zikr eyler, ya anda mâsivâ n’eyler
Aceb sen nice sâliksin, tarikat böyle mi olur?
İşin ya gaflet uykusu yahut bu dünya kaygısı
Hani âr u hani gayret, ya himmet böyle mi olur?
Bu halk içre adın sûfi, çıkardın cübbe-i sûfu
Hani zühd ü hani takva, ya taat böyle mi olur?
Seyyid Ahmed Emir Buharî
(Dil: Gönül.
Hâlet: Hâl, durum.
Hevâ: Nefsin yanlış ve boş istekleri.
Eşgâl: Meşguliyetler, uğraşılar.
Ahvâl: Haller, tavırlar.
İşin tûl-i emel fikri: İşin geleceği düşünmek, uzak maksatların peşinde koşmak.
Ferâgat: Boşlamak, vazgeçmek.
Dürişmek: Çabalamak, gayret sarf etmek.
Çü gönül Hakk’ı zikr eyler ya anda mâsivâ n’eyler:
Hakk’ı zikreden gönülde Allah dışındaki şeyler ne arar?
Sâlik: Sûfi, mürit.
Cübbe-i sûf: Eskiden dervişlerin giydiği yün elbise.
Zühd: Dünyadan ve dünya arzusundan uzak durmak.)
Efendim! Biraz tasavvufa değinmeden edemedim. Bu dizelerin bizler üzerinde bıraktığı nispetli iz , inşallah kalıcı hale gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder